26 Aralık 2011 Pazartesi

Uğursuz pazartesi ve erkeklere tavsiyeler part1 =)

Daha düne kadar hangi pazartesi sabahı gelse, uykumdan uyanmak istemediğimde sevgilimi aklıma getirirdim, fırlar kalkardım yataktan; en azından onu göreceksin kalk hazırlan derdim kendime. Bu pazartesi b.k gibi uyandım.. Oysa o Ankara'dan sınavdan geliyordu.. Bir haftadır da adam akıllı görüşmüyorduk. Ama içimde hiç heyecan yoktu.. Sadece akşam görüşür belki bişeyleri düzeltebiliriz diye düşünerek uyanmıştım..  Ne büyük yanılgıymış! Daha dün, daha 2011 mayıs ayında eski sevgilisinin maillerine bakan ve bunu ortaya çıkardığımda binbir türlü yalanla beni kandırmaya çalışan o olmasına rağmen görüşmek için hiçbir çabası olmaması ne tuhaf.. İlişkinin tam da çatırt diye kırıldığı noktadayken normal rutininde devam etme isteği nasıl bir özgüven acaba? Oysa ben 2buçuk senede ilk defa onunla ilgili hayaller kurmuyorum, gelecek kaygısı taşımıyorum.. Yarın ne olur, ben de şöyle davranırsam bu ilişki nereye akar demiyorum. Eskiden her kavgamızda ödüm kopardı beni bırakıp gitmesinden; artık korkmuyorum.. Giderse gitsin, çok da farklı değilmiş zaten modunda takılıyorum.
Aslına bakarsanız depresyona mı girdim diye şüphe etmiyor da değilim.. Bu boşlamışlık benim bünyem için hiç normal değil çünkü. Herşeyin üstüne üstüne giden, tüm kötülükleri zırt diye unutan ve eskiden nasılsa öyle davranmaya devam edebilen bu bünye için hayra alamet değil bu boşlamışlık. Martta gireceğim Mali Müşavirlik sınavına bile çalışmıyorum, çalışamıyorum. Ee ne var yani, hayal kırıklığı yaşamışsın bunlar normal şeyler diyebilirsiniz ama mutsuz değilim tuhaf olan tarafı bu. Hiçbir şey hissetmiyorum, ben hayatıma değil de hayatım bana yön veriyor sanki.. Neyse ruh halimi anlatmayacaktım ben, sevgilimin umursamazlığını anlatacaktım sizlere;
Tüm yaptıklarına rağmen ilişkiyi normal rutininde yaşaması gerektiğini düşünüyor olmalı ki, şu psikolojide, o yandan buyana savrulurken bile akşam görüşürüz belki bişeyler değişir diye düşünen ben yine yanıldım. Beyimiz halı saha maçına gidecekmiş, ben bilmiyormuymuşum her pazartesi maç olduğunu.. zaten geçen hafta da gitmemiş eğer bu haftada gitmezse bir daha aralarında görmek istemezlermiş!
Bunları duyunca vay arkadaş yaa top bile daha değerli benden diye düşünmeden edemedim.. Bizim 2buçuk yıllık emeğimizi çöpe attığı yetmiyormuş gibi hiçbir şey olmamışcasına davranmasına anlam veremiyorum. Ben ders bile çalışamıyorum bir haftadır ama o keyfinden dahi ödün vermiyor.. Ben diyabet ilaçlarımı almıyorum bir haftadır, içimden gelmiyor!
Nihayetinde maça gitmeyi düşünmesine tepki gösterdiğimde aradı iptal etti iyi güzel hoş da; bunu illa benim mi söylemem gerekirdi? Kendi akıl edemiyor mu? Ben bu kızı çok üzdüm, yalanlar söyledim, bir haftayı aşkın süredir de görüşmüyoruz bir an önce birşeyler yapayım diye düşünemiyor mu?
Annem her ne kadar erkeklere istediğin şeyleri açıkça söylemelisin yoksa anlamazlar, yapmazlar demesine rağmen ben öyle olduğunu düşünmüyorum.. Erkeğin yapması gerekenler işine gelmiyor, seni avcunun içinde biliyor ve bir gün gidebileceğine hiç ihtimal vermiyor.. Birde utanmadan sence bizim ilişkimiz ne boyutta diye sorduğunda 'tehlikeli bir boyutta' diye cevap verebiliyor!.. Sonra gün gelip de kız başını alıp gittiğinde ben elimden geleni yaptım, bir dediğini iki etmedim, yaranamadım işte kız milleti böyle diyebiliyor..

Bu yazıma ulaşabilen sevgili erkekler; sizlere tavsiyem:
kızlara kaçan kovalanır tekniği uygulamayın! O bizler için geçerli! Kız ne kadar kaçarsa erkek o kadar kovalar evet ama kızlarda durum tersine dönüyor: Siz erkekler kaçtığınızda biz kovalamıyoruz!
Eğer ilişkide bir sorun varsa seviyorsanız çözmek için elinizden geleni yapın, ağzınızla kuş da tutun gerekirse ama sevmiyorsanız ben ayrılmak istemiyorum mavallarına girmeyin! zaten seni sevmiyordum deyip kısa yoldan uzayın! Sevmeyip kalıyorsanız itici oluyor, arkanızdan üzülecek tek bir şey bırakmamacasına sevgimizi sömürüp alıyor, arkanızdan da beddua ettiriyorsunuz! Sonra elinizdekini kaçırıp abaza abaza dolaşmanız ama yaşınız gelince bir türlü evlenememeniz bu yüzden; sen zamanında elindekinin kıymetini bilmezsen 30küsur yaşına geldiğinde tabii dolaşırsın piyasada düzgün kız yok diye!
 Son olarak da futbol aşığı olabilirsiniz ama hayatınızın merkezi yapmayın o topu! Tuttuğunuz takıma saygımız sonsuz, takımınızın maçlarını izlemeniz  için de elimizden geleni yapıyoruz; maç süresince sizi rahatsız da etmiyoruz, normal zamanlarda halı saha maçlarınız olduğu günler biz de kız arkadaşlarımızla planlar yapıp orta yolu buluyoruz ancaaak önem sıranızı iyi belirleyin. Her şey sizin aleyhinize ise ve ilişkiyi kurtarmak sadece size bağlı ise maç ile sevgili arasındaki seçimi iyi yapın! Unutmayın maç hiçbir yere gitmiyor, onun ayakları yok, bir kalbi hele hiç yok! size kırılmaz, üzülmez, sizin kendisini sevmediğinizi hele hiç hiç düşünmez. Gönlünü almanıza gerek yoktur, bir hafta gitmemişseniz öbür hafta gider telafi edersiniz. Ama bizlerin kalbinde açtığınız yaraların telafisi mümkün olmayabilir! Adam olun takımınıza, maçınıza biz destek bile çıkarız, gerekirse birlikte de oynarız! Tek istediğimiz doğru ve yerinde davranmanız..
Yine de siz bilirsiniz..

5 yorum:

  1. Yazının zerre kadar yakınından geçmiyorum ama bir erkek olarak yinede şunu söylemek istiyorum.

    Evet bir erkeğe bazı şeyleri açıkça söylemelisin. İma yolu demek birinin önüne bir tas koymak demek ki karşındaki o tası ister suyla, ister sütle ya da başka birşeyle doldurur. Peki senin istediğin hangisi?

    En kesin tartışmaya sebebiyet vermeyecek yol hislerini dahi birşey itiraf etmek istiyorum diye söylemekten geçer.

    YanıtlaSil
  2. evet çok haklısın, ama şu da var ben yazımda bahsettiğim konuyu son bir haftadır O'nunla açık açık defalarca konuştum; O sadece savunmaya geçerek cevap verdi. Normalde olsa sevmiyor der çeker giderim ama ayrılmıyor da.. Sanırım erkekleri anlamak kadınları anlamaktan daha zor :) ya da biraz duygu sömürüsü mü yapmalı kadın? şöyle dudak bükerek aşkıım diye başlasam söze? o zaman da gaile almaz söylediklerimi :/ iki ucu b.klu değnek yani..
    Saygılar efendim.

    YanıtlaSil
  3. Sen onunla açık konuştun peki ya o seninle?

    Duygu sömürüsü biri senin nazını çekiyorsa işe yarayabilirde aksi taktirde zaten hiçbirşeyi değiştirmediğini sende göreceksindir.

    Ama her ne olursa olsun insanın sevdiği kişiyi görmek istememesi pek savunma kabul edebilecek bir mevzu değildir. Tamam gerçekten bir iş'i olabilir ya da o hafta yoğun olabilir bazen saygı göstermek lazımdır ama bu uzun süreler tekrarlıyorsa orada bir problem vardır.

    Çünkü yarın öbürgün aynı evde yaşamaya başladığında sürekli o insanı göreceksin ve bu konuda hiç bir bahanesi olamaz belki zorunluluktan durur ama mutluda olamaz.

    YanıtlaSil
  4. hakkını yemeyeyim şimdi, biz günde en az 4-5 defa görüşüyoruz. (yanyana ofislerde çalıştığımız için gün içinde hep gelir :)
    sorunum herhangi bir tartışma durumunda haksız da olsa kendini affettirmeye pek çalışmaması, rutinimizi bozmaması; yani ben olsam ortada bir suç varsa ve bana aitse bir an önce kırgınlığı geçsin diye elimden geleni yaparım, yapıyorum da.. normal seyrinde devam etmem, kırgınlıklar kalsın istemem. O da kırgınlığım geçsin istiyor ama ekstra bir çabası yok, ben istersem unutabilirmişim falan genelde kendi halime bırakıyor.
    Evlilik muhabbetine gelince, dediğim gibi biz her gün beraberiz zaten 2buçuk yıldır. umarım evlenince dediğiniz gibi olmaz :(

    YanıtlaSil
  5. Ben bunun insanlar için avantaj olduğunu zannederken gözlemlerim bana aslında dezavantaj olduğunu göstermekte geçikmedi.

    Aynı ortamda bulunduğun taktirde ortamın getirisiyle oluşan bir buluşma yaşanır. Önemli olan sadece h.sonları görüşebildiğiniz gerçeği olduğunda h.sonunda sana zaman ayırıp ayıramayacağı ya da aslında aynı ortamda bulunmadığınız zaman o kişinin seninle iletişimini sürdürme isteğidir önemli olan.

    Belki de bir adım geri atıp neler olduğunu şöyle bir bakmalısın?

    YanıtlaSil