12 Aralık 2011 Pazartesi

Benim hala umudum var!

Sevgili blog,
yaşadığım her şeyi anında yazacağıma söz vermiştim sana; koskoca 2 ay geçti üstünden ve biliyorum pek bir ihmalkar davrandım sana. Sebebini soracak olursan, her zamanki bahanem olan 'işler çok yoğundu'dan dem vurmayacağım bu kez. İlk bahanem sevgilimle kavga ettiğimiz güne tekabül ediyor, çok sevgili sevgilim; bloğumun ismini alay konusu yaptığı için hevesimi kırdı ya da hevesim kırılmaya pek bir hazırdı diyelim.. Yaklaşık bir hafta ayrıl-tartış-kavga et modunda geçti. Hiç bahsetmiş miydim; bizim kavgalar ayrılarak başlıyor.. Ben sabırsız bir insan olduğum için sinirlendiğim bir şey olduğunda hemen ayrılalım diyorum ve kavgaya start vermiş oluyorum. Yanyana ofislerde çalıştığımız için ise uzaklaş sakinleş durumunu başaramıyoruz..nihayetinde uzattıkça uzatıyoruz. Bu yaptığımız doğru mu? Hayır.. Siz yapmayın sakın! Sonra ilişkimin düzgün gidip gitmediğini nasıl anlarım diye dönüp baktığınızda her zaman huzuru bulamayabilirsiniz.. Koskoca 2buçuk yıl geçmiş olmasına karşın ara sıra da olsa ilişkinizin pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşünüp bir gün ayrılır mıyız korkusuyla tutuşabilirsiniz..
Neyse, ne diyordum? evet seni çok ihmal ettim! Ama asıl bahanem başka. Hevesimin kırılmasından çok, hayallere ara verme vaktiydi.. Sevgi, aşk, yuva derken bir baktım ki benim ders çalışmam gerekiyor! Mali müşavirlik sınavlarına hazırlanmalıyım.  (Uzun bir kaynak araştırması yapmam gerekti ve her biri 2şer kiloluk 2 kitap ve yarım kiloluk bir deneme sınavı kitabına sahip oldum. Kilogram bazında söyleyeceğim tabiki; kitapları ordan oraya taşırken sırtı ağrıyan, beli tutulan benim blogcuğum..;) Ha sevgili için değer mi? Değer.. Ders çalışacağız diyip, sevgilinin yanına kaçma bahanesine vesile olduğu için deha yayınlarına buradan saygılarımı iletiyorum.. :) İnternete girebildiğim her boş anımda smmm stajı kaynak araştırması yaptım ve bu sebeple de sana tıklamaya fırsat bulamadım. Tahmin ettiğin gibi pek ders de çalıştığımı söyleyemem.(Kitabı ilk aldığımda anlamsızca sayfaları karıştırıp birkaç test çözmek ve nihayet bugün mali analiz bakmak dışında)çünkü işler gerçekten çok yoğun oldu, eve yorgun döndüm vs..sonra da ani bir kararla fitness'a başladım hiç vakit kalmadı, şimdi ise tekrar burdayım. Umarım en kısa sürede, yapmam gerekenleri ve yapmak istediklerimi bir düzene oturturum da her yenilikle-her aklıma esenle birlikte yeni alışkanlıklar kazanma huyumdan vazgeçerim.. İşleri bahane edip diyabet kontrolüne gitmeyeli de tam 5ay oldu..Hastaneye gidip 1er saat arayla kan almalarından ve aç-susuz beklemekten nefret ediyorum.. Aramızda benim gibi şeker hastası olan arkadaşlar var mı acaba? Ben sadece 2kez kontrole gittim ve 2kontrolümde de aynı prosedürden geçtim. Gece 12den sonra hiçbir şey yiyip içmeyeceksin, açlık kan şekerine bakılacak, 75gr glikoz yüklenip 1.saat ve 2.saat tokluk kan şekerin ölçülecek. peki kuzum bu hep böyle mi devam edecek? Bir de uzun ömür hastalığı diye teselli verirler, ben sana vereyim uzayan ömrümü git sen bekle ozaman hastane köşelerinde! Bak bakalım ömrünün uzayan kısmını nerelerde kullanıyorsun.. Hayatının büyük bir bölümü zaten damacana, tuvalet ve hastane köşelerinde geçmiyor mu? Ne anladım uzun ömürden şimdi? Ha sevgilim diyecek şimdi sen suyu damacanadan değil çeşmeden içiyorsun ne ayak? Haklısın hayatım, o kadar sık su içme isteği duyuyorum ki damacanadan su doldurmak zor geliyor :) Bir de ben hala ve ısrarla çeşme suyunun daha sağlıklı olduğuna inanıyorum o plastiklerden..
Konudan konuya atlayıp, lafı uzatarak daha fazla sıkmayayım seni caanım blog. Bezginliğim hissedilmeyecek gibi de değil lakin yolunda her şey; sevgilim..hayallerim..kariyerim.. ve ayrıca; beniimm halaa umuduuum vaaaar :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder